19 Ekim 2011 Çarşamba

SIRADAKİİİİ....

Manitayla yolları ayırdıktan sonra, bir sonraki ilişkiye bakışta çeşitli safhalar vardır.
  1. Hayııırrr, bir daha kimseyi bu kadar sevemeyeceğim sanırım, sevmek de istemiyorum zaten
  2. Sütten ağzım yandı , yoğurdu üfleyerek yiyebilirim sanırım
  3. Evet kimseyi sev(e) meyeceğim ama hayatımda biri olsa fena olmaz
  4. Yeter artık yaaaa…. Bende insanım… Gelsin hadi artık yeni manita, yeni hayat
Bu aşamalar bir bir geçilirken zaman da geçmektedir üstelik ve yakın çevrenizde de kaygı seviyesi sizin kadar olmasa da yükselmektedir…. Pratikte de olayın gelişimi, bir mekana gidildiğinde muhabbete konsantre olmaktan başlayıp o mekandaki her insana potansiyel aday gözüyle bakmaya kadar uzanır. İşin kötü tarafı, içinde bulunduğunuz durumun vehametini anlayan arkadaşların da etraftakilere senin için potansiyel adaylarmış gibi yaklaşmaya başlarlar… Bak bu da fena değilmiş, şunu gördün mü şeklinde geyikler uzar gider… Bu muhabbet başlarda keyiflidir çünkü her espri gibi üzerine gülünen, ortamdaki geyik dozunu arttıran bir elementdir başlarda ve kimseye bir zararı yoktur… Ama….5-6 ay önce sadece yiyip, içip eğlenmeye gittiğin mekanlarda/ ortamlarda sürekli kafada farklı bir motivasyon olarak bakınmak hiiiç de eğlenceli değildir aslında… Ve daha da kötüsü bir süre sonra bu kanıksanan, refleks haline gelen bir hal alır… farkında bile olmadan etrafı inceliyor duruma gelinir, taaaa ki bu devinim de başarı elde edene kadar… Ya da tabii ki arkadaşların iyi niyetli yaklaşımları, çabaları da olacaktır bu süreçte… kendi portföylerinin üzerinden gidip size en uygun, müsait J adayları sunarlar önünüze… O zamanlarda da düğün, doğumgünü gibi çoklu ortamlar daha da önem kazanır… artık motivasyon düğünde ne giyeceğim ya da doğum gününde ne hediye alsam değildir… Başka ortamlarda bir araya gelemeyeceğiniz  insanlarla sosyalleşmek, cilveleşmek asli görevdir… bunun bir adım sonrası da çoğu zaten ya evli barklı ya da düzeyli birliktelik yaşayan kız arkadaşlarınızın eşlerinin olaya müdahil olması dır ve o zaman çoklu ortamdan daha da kasıcı olan 4 lü yemeklere geçiş yapılır… Burada her iki tarafın da niyeti gaaayet alenidir… Buna modern görücü usulü de denebilir J ama buradaki başarısızlık ipin diger ucunda arkadaşlarınız olduğu için daha da üzücü olabilir… Hem ilişki yaşamadaki sorunlarınızı arkadaşlarınızın bilgisine sunuyor olacaksınızdır hem de karşı taraf arkadaşımın arkadaşı olduğu için sen beğenmesen de senin arkadaşlarınla sonraki zamanlarda O birlikte olacaktır! Ama sanırım herkesin günahı, sevabı kendine hesabıylaaaa, en güzeli bı süreci uzatmadan, Tek taşını kendin almak yerine bir sonraki manitayı kendin bulup, uygun hava ve yol durumlarında kullanıma sokmaktır.Çünkü  bir sonraki manita illa var! Olmalıııı J J

18 Ekim 2011 Salı

Köprüden Önce Son Çıkış


Bilenler bilir, ünlü teorisyen BEN im bir ‘ Köprüden Önce Son Cıkıs’  ( KÖS ) kuramım mevcuttur…
Bu kurama göre, belirli bir yaşa ulaşmış… ununu elemiş,eskiden sabah aksam yediği içtiği ayrı gitmeyen kankaları evlenmiş, hatta çoluk çucuğa karışmış… çevresindeki bekar karşı cins potansiyel adaylar gün be gün azalmış; tümmmm bunlardan dolayı önceleri ya hu bende kendimi işime veririm, kariyer yaparım… arkadaşlarım evlense de ben gezer tozarım, dünya benim oyun alanım… yalnız da gayet eğleniyorum kafası ile uzuuunca bir süre idare etmiş olan ama an itibari ile tüm bunlara ziyadesiyle doymuş ve evde Kös kös oturan kişinin bir gün ister istemez kafasında bir ışık yanar…Fiziksel olarak da doğa ana, karşısına averaj bir karşı cins çıkarırsa 3 e 5 e bakmaması gerektiğini kendisinin de artık bulunmaz hint kumaşı olmadığını anlaması gerektiğini yavaştan belli etmeye başlar…Akabinde köprünün ışıkları ile birlikte bir anda ‘ Köprüden Önce Son Cıkıs’  tabelasını görür J
Bu tabela KÖS e neyi sembolize etmektedir…. karar zamanını! Ya geç karşıya, ya kal bu yakada…. eğer ki bu noktada gaza basıp geçmeye karar verirse KÖS, evvela yakın çevrede daha önceden üzeri çizilmiş veya yan gözle dahi bakılmamış östrojen/ testesteron salgılayan karşı cins var ise kestirmeden değerlendirilmeye alınır… kafada yapılan kısa bir değerlendirmeden sonra yavaştan kendi kararını haklı çıkarma çabasına girecektir KÖS ve olayı topluma maletme çabası devreye girecektir…Arkadaşlarına; Esasındaaaa… himmm, Beni çok seviyor! , Çok iyi biri! , o kadar çok benzer yönümüz var ki! gibi teyit bekler optimist, humanist bildirimlerde bulunacaktır. Gizli özne ise tabii ki… Ulaaaan bütün iyiler çoktan kapıldı bunu da kafalamazsak/beğenmeze yatarsak toptan açıkta kalacamdır! Bu bakış açısı iki taraf içinde geçerli ise Aile müessesine doğru adımlar yaş, baş, doğurganlık süresi vs gibi etmenler de göz önünde bulundurularak arayı fazlaca açmadan hızlıca atılır….
Başladığımız noktaya, köprünün ışıklarının göründüğü ana dönecek olursak eğer…geriye köprüyü geçmeye karar veren ama yakın çevrede aday bulunmayan sürücülerin ilk motivasyonu da hız kaygısıdır… Elimi çabuk tutmalıyım der KÖS… ama nasıl??? Bu sorunun yanıtı yine yakın çevreden çıkamıyorsa yol uzak çevreyi kendine yakınlaştırmaktır… O türlü  kursları, kulüpleri günde ortalama 10 – 12 saat çalışan insanlar nasıl dolduruyor sanıyorsunuz! Ortak zevkleri paylaştığı insanları bulabilmektir amaç… Bardan adam kaldırmak için geç olmuştur artık ya da o fasıla geçmiştir çoktan…geleceğe yatırım yapma kaygısı ve davul bile dengi dengine mantığı da artan KÖSler için biçilmiş kaftandır bu ortak paydalar yakalanabilecek kurslar!  Veya kültür turları…entel kimliğine denk, elinde kitabı olan ruh eşi ile karşılaşmak için en olası yerlerdir…. Bi ucu tutturursa KÖS ler ortak bulunan paydaları da daha kıymet bilerek değerlendireceklerinden, kaybedeceklerinin daha farkında olduklarından, kendilerine ortak bir yaşam alanı ve sosyal çevre yarattıklarından saadet dolu günlere birlikte koşarlar J
Bu KÖS ilişkilerinin diğer adı 100% mantık evliliği değildir esasen! Tabii ki sıraladığım mantık silsileleri pek bi önemlidir konumuzda ama insanın hayata bakışının değiştiği yaşlara denk gelen süreçte isteklerini daha farklı bakış açılarından değerlendirmesi sonucu gelen beklenmedik mutluluk; sevmenin KÖS halidir belki J
Veeee…. Ve ben bu noktada sonrası ayı mı dayı mı bilinmez ama kimsenin gönüllü olarak, köprüyü geçmeden çıkacağım ben diyeceğini düşünmüyorum açıkcası…. Türlü sebeplerden, eski yaşanmışlıklardan, yaralardan, kırıklardan dolayı tam gaz girilmese bile mevzuuya en azından meraktan, en azından arkadaşlarından, sosyal çevreden kopmamak için ya da en azından yalnız olmak istiyoruma son bir kez emin olmak için illa KÖS pas geçilir diye düşünüyorum… Haaa etrafınızda varsa dab u şekilde ısrar edenler… bizden geçti, benden paso diyenler inanmamanızı önemle tavsiye ederim!!! Emniyet kemeri insanı hayata bağlar, köprüden sonraki dünyanın hayali de birçok insanı insan kılar…

13 Ekim 2011 Perşembe

HIRS KÜPÜ

Hiçbir zaman hiç birşeyi çooook fazla istemedim! Kendime kızıyorum şimdi… Malum insan sosyal bir varlık ve zaman içerisinde çapın da büyüyor… Parktan, Bahceden, Kurstan, Okuldan, İşten arkadaşların ve onların da arkadaşları gibi gibi gibiii…. Dönüp bakıyorum Hırs Küpü dediğim birsürü adam evet hırs yapmış ama bunu müsbet şekilde kullanmış ve da hiç beklemediğin adam entelektüel çıkmış… Hırsı illa İŞ hayatında yapmak zorunda da değil insan ama bi bil değil mi ne istediğini… Hırs yap, ben bu işi yapmak istemiyorum da, dünyayı gezicem de! Yap hesabını-kitabını fizibiliteni, fütursuzca da olmak zorunda değil hem… Çılgın olayım ya da salak olayım değil ama ya hu Müziği çok mu seviyorum, plaza insanı olmak yerine spotların önünde yer alamasam da radyocu olmayı düşün di mi…. Ya da hiç hiç yoktan üniversitede radyo kulübüne gir! Onu da mı yapmadın, yemek yapmayı, insanları doyurmayı, uzun ve güzel sofralar kurmayı cok mu seviyorum… git ahçı ol… yemedi mi! yemekli bir işletmede çalışamayı düşün, organizasyon yap… Gezmek hayatımın anlamı… git TV de eline mikrofon alıp aptala aptal dolasan kızlar nasıl program yapıyıolar onu öğren… bir TV nin kapısından elin boş döneceğini bile bile kafayı vur di mi ama… bul bir yolunu hobini paraya dönüştür di mi!!!!  Paraya da mı dönüştürmedin, bar muhabbetlerinde çalan müziğin A sını, B sini bil de havan olsun, İzlediğin filmlerin künyesini ezberle şeklin olsun… İçtiğin şarabın yılını bil cakan olsun… gittigin yerleri öyle bi keşfet ki arkandan tur kaldırsınlar di mi…. Ben bütün bunları hep parayla ilintilerndirdim… herşey için hep ön koşul para olmalı düye düşündüm… kendimi hapsettim… Peki Manita durumu… o da aynı… hiçbir zaman manita hayatımın anlamı olmadı… 15 yaşında kafayı kırıp evlilik hayalleri kurmaya başlamadım…. Ortadan fol ve yumurta yokken bir seneye evlenirim diye saçımı uzatmaya başlamadım… 25 imde evlenip, 30 umda müdür olup , 32 yaşımda cocuk doğururum… o tarihlerde de yanımda olan adamla evlenirim ooooh gibi kalkınma planlarım olmadı…
Hay olmadı da noooooldu… Bak millet çıktı aya, ben yine kaldım yaya… diyorum ya bunlardan herhangi birine odaklansaydım bunca zaman içerisinde, en azından derdim ki, AŞK mı… o kadar çalısıyorum, öyle büyük bir kariyer yaptım kı, ona ayıracak vaktım yok… Ya da, ben çok uzun zamandır iş seyahatleri için dünyayı dolaşıyorum, hazır değilim bunun için…. Veya… etrafına toplana 10 kişiye şarap tatmanın inceliklerini anlataydddım… Halen bu yazıyı yazarken bile benden gecti hissiyatı içerisinde yazıyorum… pişmanım!  Ama neticede akranlarım çekirdek aileyi çoktan oluşturdu, paracıkları bankalara istifledi… bir de üstüne mevkii kondurdu…. Bende yanlızlaşan, kendine uzaklaşan şehir insanının en güncel izdüşümü J