21 Eylül 2012 Cuma

Manitalı Tatilin Kare ASı - KAŞ / FLORANSA / BOZCAADA / EDINBURGH


Ey okur kişi, 

Hani Gez Gez Gez ikiye ayrılır dedim... ve bunun ilk kolu olan kız kıza tatil hakkındaki görüş ve önerilerimi belirttim ya!

Haaa... Şimdi Geldi sıra 2. Kola

Aman Ha!!! Manitalı tatil = romantik tatil değil amma ve lakin...Biz şimcik o kısmına konsantre olalım olur mu

Nerden mi biliyorum... İnanmayacaksınız ama... çok çok uzun zaman evvel! Develer tellal iken, pireler berber iken benim de bi manitam vardı ya huuuuJ he.. işte ordan J

Romantik tatil ne demek!

-          Yavaş tatil demek
-          Habire bi aktivite için biryerlere koşturmadığın tatil demek
-          Gecelerin barlarda kop-kop-kop la değil farklı aktivitelerle geçmesi demek
-          Tatilde de olsa Tras olmak, makyaj yapmak demek belki de J
-          Açık büfe bile olsa, yemekleri insan gibi yemeye özen göstermek demek
-          Arabayı kadının kullanmak zorunda olmaması, odadaki böcekler, denizdeki yosunlarla ilgili mızıldananbileceğin biri olması demek


Yeni başlayanlar için belki de, temel amaç ullllannnnn asrın hatasını mı yapıyorum /  ruh eşim mi buldum onu anlamak demek:p

O halde... Gelsin Manitali tatilin Kare Asına J

A-   KAŞ
B-    FLORANSA
C-     BOZCAADA
D-     EDINBURGH



A-     KAŞ: 2 x 2 = 4 à KAŞ = AŞK diye başlayayım ben cümleye..İçinden aşk çıkan yer diye de devam edeyim! İtalyanlar Roma ya Amor diyorlar ama... Kaş ın yanında... anca pazarlama hilesi kalır bu!
Neden Kaş, neden Aşk Peki

1-      Ulaşım: Şu gayet anlaşılır bir şey esasen ama walla, ulaşımı zor olan yer, güzelliğini daha uzun muhafaza edebiliyor. Kaş da öyle... Ama Kaş’a ulaşmak zor da.. Kaş da da, arabasız hareket.. çok da manalı değil. Dolayısı ile ilk evvela, Dalaman veya Antayadan uçakla gidilmesini tavsiye ettiğim Kaş da, akabinde araba kiralamak da zaruri sankim! Nitekim oaraya kadar gitmişken bir Kalkan-bir Kaputaş plajı yapılmadan da dönülmesin yaaa J

2-      Konaklama: Kaş dediğimiz yer bir kere seri üretim ve turistik bir yer değil ( çok şükür) dolayısı ile bulacağınız oteller de, çok çok büyük ihtimalle beklentinizi karşılayacaktır. Güzel kahvaltısı ve temizliği ile özellikle... Her yeri çok bi güzel olmakla birlikte, ben – şahsen – bizzat – kendim! Çukurbağ yarımadasını tavsiye ediyorum konaklama için... Denize nazır havuzu ve 10 numara 5 yıldız denizi ile de, plajda kazıklanmamak neymiş onu hatırlarsınız hem J

3-      Yemek: Kaşta tabii ki balık yenir J ama... Bölgenin balıklarından Kalkan, mevsiminin olmazsa olmazı tabii... Dediğim gibi hiçbirşey seri üretim olmadığı için de, hayatımda yediğim en keyifli deniz mahsüllü makarnayı dahi Kaşta yedim desem yalan olmaz... E bi de bu kadar keyif, bu kadar sefa alkolsüz olur mu, olmaz J ama adamların sınırlı sayıdaki barları bile şekercik ya! Bar mar, salla derseniz, diyorum size.... Otelinizde oturun, denize karşı ohhhh! Keyif Keyif Keyif

4-      Aktivite: Bütün gün, deniz kenarında camış gibi yat yat nereye kadar diyorsanız eğer! E akvaryum teknesi ile bi deniz turu yapın yaaa... Camlı tabanından anforalara bakarak, açık denizde yüzersiniz... Misss olur... ( sanırım zaten en toplu insan kitlesini Kaşta bu tekneden göreceksiniz J )  Yunuslarla yüzmek çok istiyorum ama havuzda bu iş için tutulan hayvanlara üzülüyorum çok diyorsanız... Denizde, terapi için kullanılan Yunuslarla yüzün! Kalkan a da gidin yaaa...Yolda 270 derecelik kıvrımlı yolların bir tanesinde en maviyi gördüğünüz noktada, solunuza bakın! İşte Kaputaş! Offf daha ne ya... zaten bitti gitti bile tatil


B-      FLORANSA: İtalya bize çok...çok tanıdık ya! Seviyoruz biz akdenizi, seviyoruz biz sıcak ortamı, sıcak memleketi Floransa dediysem de, sizi Toskanaya bağlasın diyeeee...

1-Ulaşım: Floransaya ulaşımda sıkıntı yok! İsterseniz şehirdeki Peretola Havalimanına inin, isterseniz , Pisa veya Bolognaya inin. Amma ve lakin, Öncelikle Biricik der ki Malum İtalya bayramda-seyranda bir Türk köyü... Bizim arka bahçe! Dolayısı ile tercihan bu vakitlerde gitmemenizi öneririm. Netekim g.t kadar yer! Ki, sempatisi ve romantizmi de büyük ölçüde buna dayanıyor.
Ve FloransaDAN ulaşım! Efenim... Malum, Floransayı tavsiye sebeplerimizin en en başında, şehrin Toskana vadisinin merkezlerinden olması da var. Floransaya geldikten sonra, isterseniz otobusle, isterseniz araba kiralayarak isterseniz mevcut turlara katılarak Chianti Classico – San Gimignano – Siena üçlüsünü gezebilirsiniz ( 3 ünden birine gitmeden dönerseniz walla adamın alnında MAL yazısı belirir ona göre :P )

2-Konaklama: Floransada fiyat aralığı geniş! Şehirin dışına doğru daha büyük oteller de bulmak mümkün isterseniz ya da Arno nehri manzaralı küçük, sempatik oteller bulabilirsiniz, paraya kıyıp J

3- Yemek: Şimmmmdi... Meşhur Floransa Bifteği varmış! Efendim Fatih Terim de hastasıymış... Öğrenin – gidin – bulun – yiyin! Amma bizim Türk usulü ÇOK PİŞMİŞ in karşılığını burada  bulamayacağınızı önceden söyleyeyim! Floransa da yenmezse olmaz ne var, Don Dur Ma J İtalyan dondurmasının en en güzel örneklerinden yiyeceğinizi garanti ediyorum. ( ha bi de anavatanı San Gimignano da)  Ya da Gilli de bir tatlı tatlı kazıklanın yaaaa J Toskana da zaten kareli örtülü, küçük italyan restaurantlarında ne yiyeceğinizi de ben söylemeyeyim artık zaten di mi! Ama çömlekteki House Wine cepte!

4-Aktivite: Aktitiveyi esasen ulaşımda verdim sankim... Dediğim gibi Toskana hakikaten çok keyifli, çok dinlendirici.... İnsana küçük hayatlar olabileceğini, ve bunun keyifli olabileceğini hatırlatan bir bölge... Dolayısı ile koştur koştur değil, sindire sindire gezmenizi tavsiye ediyorum. Floransa demek bu arada tabii ki Medici ailesi demek ve Medici Müzesi de bir çok ünlü italyan resimlerini görebileceğiniz, hatta sağa mı baksam, sola mı diye afallayacağınız bir müze... Hem belki kapısında Eros u da görürsünüz J Haaa... Bi de David in kıçının kıvrımlarını ezberleyeceksiniz... J yapcak birşey yok J J

C-      BOZCAADA:  İstilacı İstanbullunun çoktan ele geçirdiği ama henüz bitiremediği bir yer Bozcaada J Denizi soğuk, coğrafyası geniş ada Bozcaada J yazlık değil baharlık-yazlık, 4 mevsimlik ada

1-Ulaşım: Bozcaada tabii ki normal olrak yazın daha çok tercih ediliyor ve ada olmasından mütevellit de ulaşımı feribotlarla sağlanıyor. İstanbuldan geliyorsanız hele... hoppp 1- Canakkale, 2-Ada.. 2 tane feribot kullanaraktan gidiyorsunuz. Aha... Hele bir de Pazar günü geri dönüyorsanız, akşamüstü tekirdağ – İstanbul yolu trafiğinden de nasibinizi almanız çok büyük olasılık. Şimdilerdepır pır deniz uçağı seferleri de başlamış ama tutsa da artsa seferleri fln, Şahane olabilir yani... Bu arada adada da ulaşım sıkıntı, dolayısı ile adada da araba çok hayatınızı kolaylaştıracaktır!

2-Konaklama: Zaten artık menülerde de yer almaya başladı Bozcaada kahvaltısı J Dolayısı ile birçok pansiyon ve butik otel barındıran adada kahvaltıların ekseriyetle özenli ve güzel olduğunu söylemeliyim. Keza, gerek rum mahallesinde yoğunlaşan pansiyonların, gerekse çoğunluğu büyükçe bir ev kıvamındaki butik otellerin hepsi sıcak ve sempatik. Yeni yeni... şehir merkezinden daha içerlere doğru, daha lüks, daha geniş kullanım alanları mevcut oteller de yapılıyor sanıyorum ama, çok şükür... bi devasa bina kıvamlı değil tabii ki bunlarda!

3-Yemek: Kahvaltılarından zaten bahsettim J Akşamları da merkezdeki dizi dizi restaurantlardan birini seçip ada şaraplarını denemenizi tavsiye ediyorum tabii ki...

4-Aktivite: Adanın bir temel aktivite ritueli var J 1- Yel değirmenlerinde güneş batırmaca, 2- Adanın 2 halk plajında denize girmece 3- Şarap fabrikası gezmece / Bağ Bozumu /  4-Müze Kaleyi gezmece ( opsiyonel :p) Haaa... ben bu aktiviteleri adadaki minibüslerle yapmak istemiyorum, derseniz ( ki dediğim gibi ada hakikaten kendi çapında büyük) veyahut, şemsiyemi alıp koy koy gezmek istiyorum diyorsanız ya da... şarap fabrikalarından koli koli şarapları bagaja neden istiflemeyecekmişim ya hu diyorsanız araba şart! Ne diyeyim J Bu arada neden manitayla gidilcek yerler listemize aldık memleketimizin bu güzide adasını... Akşam yemek sonrası...2 içki içeyim, hafiften de müzik dinleyeyim diyeceğiniz 2-3 mekan var! Ahanda budur... ya değilse, sahil kenarında çay içip, çekirdek çitlemek serbest J J son olarak da... henüz nail olamadığım ama Agustos sonu, Eylül başı gibi gerçekleşen bir bağ bozumu hadisesi var ki... başlı başına birşey... bunun için özel turlar düzenleniyor, organizasyonlar yapılıyor gibi gibi!  Yapılması gerekenler listemde en baş sırada alıyor kendisi!!! Merak...


D-     EDINBURGH:  Başka bir yer – Başka bir zaman hissiyatı Edinburg!

1-Ulaşım: Hazır ada kıtaya gitmişken bi Londraya da gideyim derseniz Londra-Edinburgh arası ister uzun tren yolculuğuyla etrafı seyrederek gidin şehire, isterseniz uçakla! Haaa... istemem Londrayı, romantik tatil yapacaz dedik sana diyorsanız artık İstanbuldan direk uçuş da var artıkın ;)

2-Konaklama: Edinburgh da gençlik için Hosteller var, babalar için baba oteller de J ama... Guesthouse lar şehrin çok tercih edilen opsiyonlarından... Şehir merkesindeki evlerin de otellerin de yüksek tavanlı, kadife perdeli... sövalye hissiyatında olduğu bu şehirde siz de bu tarz bir yer tercih edin derim ben!

3-Yemek: Fine Dining için Edinburgh da restaurant sayısı çok kısıtlı ama adamların yine de Michelin yıldızlı restaurantları yok değil J Onun dışında ya yine Fish & Chips ya da Haggis diye bir yiyecekleri var o... Ama Haggisin içindekilere bakmadan yiyorsanız yiyin... yoksa!!!! Kanaatimce Edinburgh daki en yiyilesi şey Somon... Adamların Somonları güzel ya hu... ve güzel de pişiriyorlar deniz ürünlerini! Tavsiyedir! Bir de butter cookie leri var ki... oh... yağlı yağlı! Gerçi artık memlekette de bulunuyor gayet sık da...

4-Aktivite: Edinburgh kalesi, Edinburg un olmazsa olmazlarından...ki, hakikaten hakkını veriyor! Hem şehire hakim manzarasıyla hem de iyi korunmuş, iyi sunulan içeriğiyle!!! İsteyene dağ, deniz kenarı, şehir sokakları, Arboretum gibi gibi yürüyüş alanları kallavi... Haaa... Tabiii kraliçe nin eski resmi yatı ve Harry Potter ın okulu da burada...Eğer Agustos ta, festivaller zamanında gitmediyseniz de, akşamları PUB larda değişik biralardan denenebilir!!! AMA, hatta AMAN HA! Şehirin mistik havasına kapılıp, gevur yapmış, kesin korkutunçtur fln diye düşünüp, gece Zindan, Mezarlık turu gibi korku-eğlencesi aktivitelerine girmeyin... Çok istiyorsanız şehrin arka sokaklarında kaybolun fln... Verdiğiniz paraya yazık! Demedi demeyin

18 Eylül 2012 Salı

İstanbul'da Yeme - İçme / Taze Kız Arkadaşı Yemeğe Nereye Götürsek?


Kız kıza yapılacak şeyleri, keyifli mekanları yazdım... manitam beni o mekanların herhangi birine götürse çok çok mutlu olurum o ayrı...
  
Ama

Siz Erkekler... kara kara düşünüyorsanız... Sevdiceğimi bir yemekle nasıl mutlu ederim, bir kızı nasıl tavlarım diye :) birkaç ipucu birkaç da mekan söyleyeyim :)

Öncelikle Nelere Dikkat Edilmeli

Bir kere farklı olmak istiyorsak seri üretim, tıka basa yerleri bi geçelim! Tabldot menü gibi... garsonların kafanda vızır vızır gezdiği, kendi sohbet muhabbetinden cok çatal bıçak sesi duyduğunuz mekanları bi unutun! Onlar pahalı dahi olup göz boyasa da 100% sonuç vermez J
Siz siz olun daha Niş mekanları tercih edin...Yanarlı dönerli yemeklere de hiç mi hiç girmeyin!

Prensibimiz Ne?
 Ne kadar Basit O kadar İyi J  




A-Meyhane: bir kez daha söylemek istiyorum... Meyhane iyidir....Meyhane Candır... ama ne! Ey erkek arkadaş, 2 kişi de meyhaneye mi gidilir deme, ya da meyhane dediysek kızı alıp çalgı çengiye götürme! Al sana ortam yapılacak, farklı bir meyhane:  Demeti...
Demeti, Cihangirde bir apartman dairesi. Sokaktan içeri girerken birden evin balkonundan boğaz ı görünce şaşırtıp gülümseten bir mekan Demeti... hele hava güzelse ve balkonda, çiçeklerin yanında bir masa ayırttıysanız... oh ne alaa... İçeride mi kaldınız... Olsun! Kareli örtüsü ve minnoş masaları ile yine sempatik, yine tatlı mekan! Fondan da türk sanat müziği gelince sessiz sessiz... e bi de kadehler tokuşturulup, mezeler yendiyse arka arkaya... oooooh değmeyin keyfinize!

B-  1-Cafe: Ey erkek arkadaş! Eğer diyorsan ki cebimde çok para yok, ya da daha bi casual bişeyler yapalım... Kızıda akşam çok geçe bırakmayalım... Ama işte farklı bir yer olsun... Çok ayak altı olmasın, İşte!!! Kirpi – Koşuyolu... Evet diğer Kirpi cafelerden... Hatta sanırım ilki!
Koşuyolunda olması ve çok güzel bir bahçeye sahip olması münasebetiyle bence, taze manitayı al götür bir mekan! Yemekler de çeşitli hem...Fiyat – Kalitede direk averaj üstü J İçi de güzellll ama bahçe 10 numara... dolayısı ile bahar, yaz aşıklarına tavsiye ediyorum




2-Cafe: Bu kadar çok Cafe olan bir şehirde bir mekan daha yazmam lazım yaaa.... Saloon, Suadiye! Caddenin kalabalığımdan farklı bir kitleye sahip bu mekan yemek-ambiyans-alkol üçlüsünün ziyadesiyle hakkını veriyor bence... Loş ışıkları ve kararında verilen fon müziğiyle... birbiriyle dip dibe olmayan masalarıyla da cidden ayrışan keza bunu da uzun soluklu varlığıyla tescilleyen bir mekan! Netice hesaba yansıyor mı yansıyor ama Kız arkadaşın ciddiyet ve ehemmiyet durumuna göre çok tavsiye ediyorum. Adı Saloon ama zannedilmesin ki Amerikan tarzı bir mekan! Adamlar temelde İtalyan... Hemde Makarnasını, pizzasını kendisi yapan İtalyan J





C- Şarap: İşin içinde alkol olmalı... ama Rakıcı değil bizim hatun diyorsanız yine yine yine.... çok ayak altı olmayan, romantizm düzeyi abartı olmayan, göreceli olarak uygun fiyatlı ve kaliteli şarapları olan Corvus Akaretler diyorum, daha da bişey demiyorum! Bozcaadanın Corvus unu Akaretlerde sıcak ve soğuk minnoş aparetifler ve güzel peynirlerle yiyebileceğiniz bu mekanda uzun uzun oturup keyif yapabileceğiniz, sizi kasmayan hatta artan şarap tüketimi ile rahatlatan bir mekan! Tabii ki küçük küçük aperatifleri yedikçe, çaktırmadan hesap kabarabiliyor ya da şarap da bir yere kadar diyenler için sadece bir başlangıç noktası belki ama güzel bir şarap seçerek geceye karizmatik bir başlangıç yapabileceğiniz, karşınızdaki bayana hımmm! Dedirtebileceğiniz bir mekan kısacası... Dersinize çalışıp gidin tabiii J



Not: Kız kıza eğlence yazımda yazdığım gibi, olayın hası evde muhabbettir esasen! Sıkıyorsa kıza yapın, hiç yoktan bi makarna... ya da söyleyin bi çin... açın yanına bi şarap! Ama söyleyin dediysek Dominos fln yapmayın, abartmayın... Maç izlemeyeceksiniz haaaa J

13 Eylül 2012 Perşembe

Kız Kıza Tatil... New York / Barcelona / Amsterdam


Dikkat Dikkat! Bu bir seyahat enformasyon yazısı değildir! 
Bolca şehir havası alınmak üzerine yazılmış bir detaysız detaylar yazısıdır!!!

Dün başladığımız ye-ye-ye serisini bugün bir adım öteye gez-gez-gez e taşıyalım dedim J
Gez Gez Gez in de bana göre iki kolu var esasen... Biri manitalı – Biri manitasız
Hakikaten öyle... Bazı şehirler oluştan romantik – yavaş... bazı şehirlerse dinamik – hızlı

Yaaaa.... her şehirde herşey yapılır esasen, maksat mood güzel olsun da J
Yine de benim tavsiyelere bir göz atın derim J

Önceliğimiz her daim olduğu gibi kız kıza tatilde J

Kız kıza tatil ne demek!

-          Gönlünce müze gezebilmek
-          İstediğin zamanda istediğin yemekleri yiyebilmek
-          İstediğini giyip, yabancılarla boş beleş flört edebilmek
-          Bir giyim markası görünce heyecanla dükkanın içine kendini atabilmek
-          Alışverişe mesai harcayabilmek
-          Topuklu giydiğin için istediğin yerde-istediğin zaman taksiye binebilmek

Bu kriterler doğrultusunda hazırladığım kız kıza tatilin gelsin Top 3ü J

Ta ta ta ta taaaaaaammmm

A-   New York
B-    Barcelona
C-     Amsterdam



A-     New York: Bir kere şunu bir kenara yazalım... New York başka bir yer... New York yazısı yazsam kitap fln olur
                Uçakta bi promosyon yakaladığınız anda toplaşıp gidin! Kısaca birrrr özetle ne var NY da...

1-  Hissiyat: Öncelikle, öyle ilk bakışta... Aman Allahım burası ne böyle... ben böyle bişey görmedim olmuyorsunuz!
Ama sanırım bu kadar bilgi, iletişim bu kadar görsellik... Neresi şaşırtır ki insanı? Yinede insanların kırmızı ışığa aldırmadan
Karşıdan karşıya geçtiği, İstanbul Kafası bir yer J

2-      Müze:Adamların kendi tarihleri olmadığı için, müzelerinde dünya sanat ve tarihinin güzide eserleri var. Ama mekan NY olduğu için de,
En babaları toplu halde var! Modern sanat Sevenlere MoMa ve herşeyden bir parça diyenlere Metropolitan

3-   Yemek: İstanbulda bizi nasıl ve ne kadar fena düdüklediklerini net bir şekilde görüyoruz. Ortalama üstü biryerde, bizim İstanbulda
Gaayet sıradan bir yerde yemek için verdiğimiz paraya 10 numara yemek yiyebiliyorsunuz. Dünya mutfağı zaten emrinize amade
En Michelin in den Halal Food una...

4-      Toplu Taşım:Manhattan da bir otelde kaldığınız müddetçe ( uptown değilse tabii J ) ¾ ünü yürüyerek gezebilirsiniz adanın.
Metro boktan ve pis ama işe yarıyor. Özellikle Rush Hour da ne taksi bulabiliyorsunuz ve trafikte ilerleyebiliyorsunuz. ( aynı IST demistim J )

5-    Alış-Veriş: Yine yine yine... Türkiyede bize vergi münasebetiyle geçir geçir yaptıkları ABD markalarını daha uygun fiyatlı olarak alabilirsiniz.
( USD yükseldikçe fark kapanıyor ama o ayrı J )  Macy’s ve Century 21 şehiriçi bir outlet kıvamında olmasıyla bir vazgeçilmez bence... Mutluluğu uzak outlerde aramak...
Vakit artarsa düşünülmeli bence. Hem kredi kartı da kullanılıyor J

6-      Eğlence: Walla bizdeki gece kulupleri nerelerin çakması NY da onları görüyorsunuz J ( Sırf gece kulupleri için de deil, ulan bizim Paşabahçe bile çakmaymış yaaa J )
Ama ben derim ki.... kız kıza gitmişken bir strip club olur J bi Burlesque mekanı olur... bu tarz yerlere gidilmeli derim!



B-      Barcelona: Burasıda git yaşa bir şehir işte! Neden? İklimi İstanbula benziyor... Eğlence hayatı var... Denizi kumu güneşi var!

1-      Hissiyat: Burası... Burası bana çok tanıdık! Aman Allahım bu adamlar hiç de öyle karaman koyunu gibi değil... Sanırım Cenneteyim! Marinaya bak! Sanki İstanbuldaki Bodrum
Sokaklar... Caddeler ne kadar da geniş... Yaaa... Ben İspanyolca bilmiyorum, bu ,insanlar da İngilizce bilmiyorlar! Ama... Nasıl oluyor da anlaşıyoruz biz!! Hımmmm J

2-     Müze: Şehir başlı başına bir Gaudi müzesi ve adamı taktir etmeyen korkarım Taş olur! 1900lerin başlarında ama kesin DELİ denmişti kendisine... Bugüne bile fazla bir zeka-göz!
Sagra de Familia nın içine girmeye, kapıda beklemeye  üşeniyorum diyorsanız... Gaudi evlerinden birinin içine İLLLA girilmeli... Park Guell de bir gezinti Mutlak yapılmalı

3-      Yemek: Sokaklarında su yerine Bira satılan bir şehir Barcelona J La Rambla dan denize doğru inerken sol taraflara, sokaklara bir dalın hele... gözünüze illa bir tapasçı kestireceksinizdir.
Ya da, Mercado da bi Pazar havası yiyin...

4-      Toplu Taşım: Barcelonada heryerde olduğu gibi 3-4 kişiyseniz Taksi size ucuza geliyor ama Otobüs, Metro... Ne isterseniz var! Ve Otobüs şöförüne şuraya gideceğim dediğin vakit adam seni hakikaten o durakta indiriyor J

5-  Alış-Veriş: Zaraya beklentiyle gidilmemeli... Camper a da... Modeller- Fiyatlar aynı J Ammmannn.... Bırakın kılık kıyafeti bi yaaaa! Supermarkete gidin, EUR.4-5 e CAVA ( İspanyol Şampanyası) – Yeşil Zeytin fln alın yeter J

6-      Eğlence: İspanyollar akdenizli bir kere! Kanımız aynı J Eğlenmeyi biliyorlar... Kokteyllerde fln da alkolden kaçmıyorlar J Zaten gece kalabalığı izleyin... Sabaha kadar mekan mekan dolaşmacanın olduğu bu şehirde illa zevkinize uygun bir melodi kulağınıza gelecektir illa ki... Haaaa.... Bi de Flemenko izlemeden dönmeyin bi zahmet!! 5 dk içerisinde, anlamadığınız bir dilde şarkı şöyleyen bir kadının size acısını ve mutluluğunu bu kadar güzelll bir şekilde anlattığı bir dans-müzik! Walla bilmiyorum ya!!!



C-     Amsterdam:Size yabancılık çektirmeyecek... İnsanın insan olduğu! 7 den 77 ye herkesin İngilizce bildiği ve bişey sorduğunuzda size küfür eder gibi değil, insan gibi yanıt verenlerin olduğu... Bi erkekle saatlerce sadece sohbet edilebilecek yerdir Amsterdam. Herşey kararındadır Amsterdamda... Yağmur, Çamur hariç :S

1-      Hissiyat: Havası güzel olsaaa... Cennet olabilirmiş burası! Evler Hansel ve Gretel in Cikolata evleri gibi... gerçek olamayacak kadar güzel, düzenli ve medeni!O ha... Bu kızlar ne kadar uzun / Yuh... hiç mi kel – çirkin adam yok memlekette... o burunlar ne öyle... okka gibi J / ulan bizim g.tumuz donuyor, bunlar nasıl don,paça koşuyorlar bu havada!

2-  Müze: Resim isteyene Van Gogh, Bal Mumu isteyene Madame Taoussad, Afacanlık isteyene Sex Museum

3-  Yemek: Hollanda da anca Patates var kendilerine ait... ama bundan ötürü de tüm dünya mutfaklarının en güzel örneklerini Amsterdam da bulabilirsiniz. Alkol ucuz olduğu için de... içtikçe hesap bizdeki katsayı ile katlanmıyor J

4-   Toplu Taşım: Öncelikle, Hollanda da trafikte önceliğin, yayalardan da önce Bisikletlerde olduğunu bir söyleyeyim de... size Bisiklet yolundan yürürken zil çalan bisikletlilere küfür fln etmeyin J Sehir zaten kompakt ama ben yürümiycem ya da yağmurdan – soğuktan yürüyemeyeceğim  diyorsanız herrryere Tren var zaten

5- Alış-Veriş: Amsterdamda ucuz bişey bulucam derseniz zor... Tarz-Vintage butik birşeyler arıyorum derseniz buyrunuz Amsterdam! Ama ben yine de Alış verişin Gouda peyniri ve İçkiden oluşmasını tavsiye ederim J

6-  Eğlence: Kısaca Eğlence = Amsterdam! Tüm Avrupa buraya akıyo... Ben daha ne diyebilirim ki! Haaa... Unutmadan! barlarda bi bakın bardakları nasıl yıkıyorlar :)

edit: Nasıl bardak yıkanır :)))


12 Eylül 2012 Çarşamba

İstanbul'da Sonbahar


Eskiden kalma bir okul psikolojisi midir, nedir bilmem... eylül aylarıda bende ekseriyetle bir yaprak dökümü havası yaratıyor.Yakında Montların-botların çıkacağını düşündükçe bi acelecilik sarıyor beni J
Yazın son ve bayıltmayan demlerini, o pastırma yazlarını nerelerde nasıl geçirmelinin hesap kitabını yapmaya başlıyorum ivedi bir şekilde...

Peki... Bu sonbaharın görünen yüzünde neler planlamışız ajandamıza bakalım... Yeni bir dünya değil belki bunlar size ama sonbahar temizliği diyelim biz bun :) 



1-      Ada mevsimi kapanmadan bir Burgaz YAPILMALI!

Burgaz, Prenses adalarının Kraliçesi walla... Kalpazankayadan bir güneşi batırmadan, sahilde bi Barba, Bi Antigoni kadehleri vurulmadan kış gelirseo kış walla de geçmez billa da J


2-      Yaz konserlerinden arta kalan bütçe ile (kaldıysa tabiii) açık hava konser sezonuna virgül konmalı

Küçükçiftlik parktaki – Stewie Wonder
Harbiyedeki- Şebnem Ferah
Kuruçeşme Arenadaki – Lenny Kravitz , kapalı mekanlara geçmeden önceki son banko öneriler

Sonra.... ver elini  Akbank CAZZZZ festivali J

 3-      Karaköy-Eminönü hattı tavaf edilmeli

İstanbulu İstanbul yapan yerlerin en başında Karaköy-Eminönü parkuru gelir bana göre...
Boğaz mevsimi yavaştan rüzgarlanmaya başladığında da, sonbaharda Karaköy mevsimi gelmiş demektir.
Gönül rahatlığıyla, birşeyler kaçırmadan
-          Namlı da kahvaltı edilir.
-          Karaköy Lokantasında akşam olduğu kadar öğle yemeklerinin tadı da bir başka güzeldir.
Günlük değişen menüsü ve iddia ediyorum İstanbulun en güzel mantısıyla Karaköy lokantası bir Cumartesi öğleden sonrası için candır!
-          Yeni yeni herköşeden bir dantel mekan açılıyor malum karaköyde ama benim yine de daimi tercihim akşam yemeği için
Tarihi Karaköy Balıkçısı... Mezeyle karın doyurmak yok burda... Balık yemeğe gel buraya! Haliç manzarasıyla balığa...
-          Yok ben balığa gelmeden gözümü mezeyle doyurmazsam olmaz diyorsan Sahilde Akın Balık bekler seni...

4-      Tiyatro sezonu açılıyor! Erken kalkan biletleri kapar bilinmeli

Ekim dedin mi açılır sezon ve Bu sene biiiirsürü yeni oyun var ha!!!! Sırf Büyükşehir belediyesinde 14 yeni oyun...




5-      FilmEkimi tarihleri atlanmamalı

Biz bir nesil Hollywood yalanlarına kanmış, aldanmış... mutlu sonu beklemiş nesil için festival filmleri bana gerçeğin tokadı gibi geliyor J
Sevenlerin kavuşamadığı, mutlu sonların kat-i olmadığı...Aşk-Meşk-Aksiyon un ötesindeki Veeee Reklamsııız, arasız... sinemayı
İzleyebildiğimiz toplu fırsatlar malum bizim Festivallerimiz.

Tamam, insanı yaşamdan soğutacak filmler de çıkabiliyor, farkındayım ama J ben derim ki 29 Eylül – 07 Ekim arası film ekimi programı ve
Benim nacizane daha light bulduğum filmlerden bir buket aşağıdadır J http://filmekimi.iksv.org/tr/index.asp



ABD filmi olmasına rağmen… Bana Aerosmith in Hole in my Soul klibi gibi J  http://filmekimi.iksv.org/tr/Filmekimi.asp?fid=7

Ve işte… Akşam yatıp-Sabah kalkılan Meşhur olma komedisi J http://filmekimi.iksv.org/tr/Filmekimi.asp?fid=13

Bir Skandal veilla, her yerde Madonna diyenlere… http://filmekimi.iksv.org/tr/Filmekimi.asp?fid=25

Keşke, keşşşke şöyle yapsam… nasıl bir hayatım olurdu acaba diyenler için J http://filmekimi.iksv.org/tr/Filmekimi.asp?fid=23


6-      Havayolu firmaları promosyonları takibe alınmalı

Walla petrol fiyatlarını ve pariteyi, yakından... bilet fiyatları için takip eden bendeniz... hepinizin de bildiğine emin olduğum ölü sezon tarifelerini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Herbiryere vize alması gereken bir kitle olarak! Bizim için son dakika promosyonları çoğu zaman Hadddiii Beahhh! Keşke vizem olsa, dedirtebiliyor ama ama... en azından
Kışın da görülebilecek, keyif alacağınız mekanlar için başka siteleri fln bırakın... havayolu firmalarını takip edin derim ben J vesile.... Vesileeee

7-      Bahar Yaz tatilleri ve düğünleri için ( şimdi bi de bebekler çıktı başımıza J ) kenara para koymaya başlanmalı

Bu kışın bir de baharı yazı olacak malum... ve malum yaş çevrendekileri evlendirme-ailelerin genişlemesini izleme devri ve size bu akşam yemeklerinin bedeli min. 1 çeyrek altına patlıyor... hepsi yazın.. bir de tatil için para ayarlamaya çalışırken son dk. G.tümüzde patlamasın diye... yavaş, yavaş... acıtmadan... her ay kenara 3-5 bişeyler konmaya çalışılmalı!

İstanbul'da Yeme - İçme / Kız Kıza Eğlence


Burada gez-gez /  kop-kop kafamı fazla yansıtmadığımı farkettiğim!

HATA

Çünkü neden! İddia ediyorum, sonradan olma bir İstanbullu olarak, benim diyen İstanbulluyla kapışırım :)

NEDEN

Seviyorum kardeşim... :) Keyif adamıyım, keşif adamıyım

MADEM ÖYLE

Sondan başlayarak böyle bir konsepte giriş yapayım... di mi ama J

UZMANLIK ALANIM

Profesyonel bekar olarak, Tabii ki de kız kıza eğlence :)))

İstanbul ve kız kıza eğlencenin A-B-C siyle başlayalım o vakit...


A)   EVde İçmece: Uzun araştırma ve deneyimlemeler sonucu gayet rahat söyleyebilirim ki,
Ayık kafayla bile Alemin a.na koyacak bir kız arkadaş gurubu kurabildiyseniz ennnn keyifli başlangıç ev eğlencesi.
           Malzemeler:
-      İmece usulu hazırlanmış nefis sofra
-      Fazlası olan ama eksiği olmayan Alkol
-      İ-Pad J ( ki anında istek yapılabilsin)
-      Karaoke ( opsiyonel... zaten ipad karaokeye dönüşüo J )
-      SHOT Oyunu ( opsiyonel)
Hazırlanışı:
-      Eşler, manitalar imtina ile postalanır.
-      Yemek fevkaladenin fevkinde haızrlnır ki, önce gözler... sonra mideler dolsun.
-      Midede yaratılan toklukla birlikte yavaş yavaş ortama alkol katılmaya başlanır.
-    Yemeklerin bitişiyle birlikte, sesi ve temposu yükselen müzik eşliğinde artık kafa nereye biz oraya...
Servis Önerisi:
-   Arzu edilir ise, yemekte tüketilen alkol miktarı ve cinsine de bağlı olarak, dolu,buzlu shot kadehleri ile Shot oyunu oynamaya geçilir. Shot shot seven sevmeyen herkese tavsiye ediyorum yaaa, nefis bi oyun! Sonunu getirene denk gelmedim :) Sonu da yok galiba ama adından da anlaşılacagı üzere ota-boka içilen bir tür Monopoly kendisi :)
               
B) Meyhane: Eğer sokağa çıkılacaksa ve uzun oturulacaksa, hele ki kalabalık olunacaksa, biz Türklerin 1. Opsiyonu Meyhane sanırım

      Hal böyleyken de tabii çok çok türlü-gürültülü mekan var güzide İstanbulumuzda...

      Ama Biricik der ki.... Eğer kalabalıktan ve sıkışıklıktan bunalmayacağınız bir yer olsun diyorsanız, maksat eğlenmek kadar güzel yemek ve iyi servis almaksa... haaaa, bi de elaleme poz yapmaya gitmiyorsanız eğer adres Madam Despinadır.
       Hele yazın, asmaların altında...gün batarken başa bi güzeldir Despina.
       
        Acele yoktur Despinada... Abartı da...
       Çok geniş bir müdavim ve müşteri yelpazesi vardır Despinanın ama 10 kız da gitseniz size  yazmaya çalışacak abuk sabuk adamlarla karşılaşmazsınız.

Yaaa Tuvaletin kapısında kolonya vermek için sizi bekleyen bi teyze bile vardır Despinada yaaa :) Yeri Kurtuluşta diye üşenir birçok insan... amaaannn... üşensinler de :))) ama bileni-gideni hep gider, hep Despinayı özler...

C)  Tapas:   Hep düşünürdüm memleketimde bir nevi İspanyol meyhanesi olan Tapas tutunamıyor diye. İspanyol ırkının, memleketinin, kültürünün sevdalısı olan bendeniz. Sanırım İstanbulda açılan birçok tapas mekanını ziyaret ve tecrübe etmişimdir ve ve ve, dolayısı ile hazin ve kısa sonlarını da gözlemlemişimdir. Ki.... hepsinde eksik olan birşeyler vardı hep. 
     Tapas dediğimiz şey bir kültür esasen.... Sangria - Paelladan ibaret bi durum değil yani...ya da az ye çok öde değil, olamamlı...
   
    Yukarıda da belirttiğim üzere İspanyol meyhanesi...küçük küçük mezelerden oluşan ekseriii   küçük ve samimi mekanlar.
  
  Gelelim bunun istanbuldaki en en başarılı ( gerek mutfak – gerek işletme – gerekse mekan,lokasyon olarak) ve en sürdürülebilir kaliteye sahip mekanına Que Tal!
     
      Yerliler kadar yabancılar tarafından da tercih edildiğini çok tecrübe ettiğim Que tal da ne var
          1 Sahiplerinin ve işletmecilerinin de her daim işin başında-serviste olduğu düşünülürse,  önce
              bir kadın eli değmişliği var
            2  Samimiyet var... Ruh var... Abartı yok, kasıntı yok
            3 Cumartesi aksamları Que Tal partiler oluyor ama onun haricindeki günlerde de yemeğinizi
            yiyip sohbetinizi ederken,Arkadan gelen, rahatsız etmeyen ama kulağınıza geldikçe ritm
            tuttuğunuz güzel şarkılar var.
           4Yemeklerde boş olmadığını söylemiştim zaten ama içkilerde de yok :) Mekanın kokteylleri...
             Shotları ziyadesiyle başarılı
    
     Peki... kız kıza eğlence bunun neresinde... Walla havasında suyunda...Yemeler, içmeler, uzun    uzun sohbetler... İşte tam da orada

D)  Reassurans:Malum Asmalıyı piç etmeleriyle Nişantaşı Atiye Sokağın faaliyete geçmeleri biraz paralellik izledi. Bunu müteakip ne oldu...Nişantaşının Asmalıyla dama atılan pabucu hoooppp oldu mu sana Cindrella ayakkabısı :) iyi de oldu...

     Eski müdavimleri yavaştan rotayı Nişantaşına çevirdi. Nişantaşında Reassuransta zaten Corridor dan bahsetmeye gerek yok sanırım! Yılların Corridor u iste yaaaa :) ama benim diyeceğim mekan yukarıda :) Therapy... 
  
  Ya... Biz kız kıza özümüze dönüp, bağıra çağıra Turkce müzik dinlemeyi seviyoruz yaaaaa....Ama... öyyyle nefes bile alamadığın... bi içkinin 1 saatte servis edildiği ve bir şişe parası istenen yerlerde değil! Elaleme fiyaka yapmak için gidilen yerlerde değil... kop kop yapabileceğin yerlerde...Al işte! Therapy... 

   Reassurans ın içinde olduğu için yarı açık hava sayılır... Nefes alabiliyosun yani... ama sokak ortası da değil! Kocammmmmaaaannn biryer olmadığı için de kasıntı-abartı biryer değil. Hayatımda içtiğim en en güzel kokteyller orada diyemem ama...Kotu de asla diyemem
*  

   Reassurans ın hemen karşısındakı Sess den bahsetmeyeceğim bile... içeri erkekler ellerini kollarını sallayarak girerken, 4 kız kapıdan alınmadığımız komık! Mekan sadece

Anammm... kaptırmışım gitmiş... Şimdilik bu kadar anacığım :)  Arkası... Arkası gelecek...

Haaa... Mekanların resimlerini de koymadım ki, merak uyandırsın :P